Memede bulunan süt bezi ve kanallarının hücreleri, kontrol dışı çoğalmaya başlar. Bu hücreler başka dokulara yayılarak da kontrol dışı çoğalmaya devam eder. Bu duruma meme kanseri denir.
Kadınlarda, erkeklere oranla çok daha fazla görülür ve hiçbir kanser kadınları bu kadar korkutmamaktadır. A.B.D’de Amerikan Kanser Derneği’nin saptamalarına göre 2001 yılında 192 bin yeni kanser olgusu ve bu kanserlere bağlı olarak 40.860 ölüm bildirilmiştir. Akciğer kanserinden sonra kansere bağlı ölümler arasında 2. sırada yer almaktadır. Tanı ve tedavi yöntemlerinin gelişmesine rağmen, her dört meme kanserli kadından biri ölmektedir. Ayrıca A.B.D’de her sekiz kadından biri hayatı boyunca risk altındadır. Meme kanserli kadınların %75’i, 50 yaşın üzerindedir. Kırk yaşından küçüklerde meme kanseri görülme oranı %5’tir. Dünyada bu kanserin görülme sıklığı artmıştır ve henüz sebebi bilinmemektedir. Günümüzde her 100 bin kadının 111’inde meme kanseri izlenmektedir ve bu miktar gittikçe artış göstermektedir. Ülkemizde ise henüz sağlıklı bir veri bulunmamaktadır.
Meme kanseri günümüzde önemli bir sorundur. Geçmişe dönüp bakıldığında kanser olgularında artış dikkat çekmektedir. Fakat ölüm oranı, gelişen tıp ile birlikte artmamıştır. Meme kanserinden sorumlu muhtemel etkenlerin saptanması ve tedaviyi mümkün kılacak erken tanıya ulaşılması için çok sayıda çalışma yapılmaktadır.
Meme kanserine yakalanan kişilerde bazı özelliklerin etkili olduğu bilinmektedir. Bu risk faktörleri hastalığın görülme
ihtimalini arttırmaktadır fakat bu faktörlerin olması mutlaka meme kanserinin görüleceği anlamına gelmez. Risk faktörü taşımayan kişilerde de kanser görülmektedir. Bu risk faktörlerinin şöyle sıralayabiliriz:
Coğrafi çeşitlilik: Kanserin görülme sıklığı, ülkeler arasında şaşırtıcı farklılıklar göstermektedir. Kuzey Avrupa ve Kuzey Amerika’da meme kanseri görülme riski çok daha fazladır. Amerika’da bu kanserden ölüm oranı, Japonya’ya göre 5 kat daha fazladır. Bu farklılığın sebebi çevresel faktörlere bağlanmaktadır. Çünkü riskli bölgeye göç eden kişilerde, kanser oranlarına adaptasyon görülmektedir. Diyet ve beslenme alışkanlığının da etkili olduğu düşünülmektedir.
Yaş: 30 yaşın altında meme kanseri görülme ihtimali azdır. Bu yaştan sonra risk, giderek artmaktadır. Menopozdan sonra ise artış çok daha fazladır.
Genetik ve ailesel öykü: Ailesinde meme kanseri olan kişilerde, bu hastalığın gelişme riski artmaktadır. Bu kansere duyarlı bir gene sahip olan kişilerde, kanser menopoz döneminden önce ortaya çıkmaktadır. Ayrıca daha önce bu kansere yakalanmış ve tedavi sonucu iyileşmiş kişilerde de risk daha fazladır.
Uzun süreli östrojen hormonuna maruz kalma: Erken ergenliğe girmiş kişilerde, östrojen hormonuna maruz kalma süresi uzamaktadır. Ayrıca menopoz sonrası östrojen tedavisi gören kişilerde kanser gelişme ihtimali fazladır. Bu durum diğer faktörler kadar olmasa da kanser riskini arttırmaktadır.
Radyasyon: Radyasyona ne kadar uzun süre maruz kalınırsa risk o kadar artmaktadır.
Bunların dışında sigara ve alkol kullanımı, şişmanlık, yüksek yağlı besinlerle beslenmenin meme kanseri gelişiminde etkili olduğu düşünülmektedir.
Memeye elle dokunulduğunda hissedilen sertlik veya kitle (en az 15 gün sürer, tek, ağrısız ve oynatılabilir bir kitle)
Memenin şeklinde ve meme başının duruşunda meydana gelen değişiklikler
Meme başının ve derisinin kalınlaşması,
Meme derisinde renk değişikliği gözlenmesi, derinin şişmesi,
Meme başının yara olması, kızarması,
Meme başında akıntı görülmesi
Bu belirtiler meme kanseri olabileceğini düşündürmektedir.
Kanser tanısı için doktorunuzun yapacağı muayenenin yanında meme röntgen filmi (mamografi) çekilmesi gereklidir. Bu yöntem teşhisin erken konmasını sağlar. Herhangi bir kitle saptandığında bunun kanser olup olmadığı araştırılır. Dünyada yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir. 40 yaşın üzerindeki kadınların yılda bir kez muayene olması ve bu filmi çektirmesi erken tanı konması bakımından çok önemlidir. Bunların dışında her kadın kendi kendini muayene edebilir. Her ayın belli bir gününde kendini muayene ederek ortaya çıkan değişiklikleri farkedebilir. Memede görülen herhangi bir değişiklikte doktora başvurmak gerekir.
Günümüzde meme kanserinin tedavisinde farklı teknikler kullanılmaktadır. Hastalık ne kadar erken teşhis edilirse o kadar çok tedavi yöntemi kullanılabilir. Hastalık ilerledikçe tedavi seçenekleri azalmaktadır.
Uygulanan tedavilerden birisi kemoterapi dediğimiz ilaç tedavisidir. Bu ilaçlar vücuda alındıktan sonra bütün vücuda yayılır. Ameliyat sonrası da bu tedaviye bir müddet devam edilebilir. Birkaç ilacın birarada verilmesi daha etkili olur. Doktorun tavsiyesine göre ilaca bir müddet ara verilip tekrar başlanabilir. Böylece hastanın kendini toparlanması amaçlanır. Östrojene duyarlı kanser hücreleri için östrojenin etkisi azaltıcı ilaçlar kullanılır.
Diğer tedavi seçeneklerinden birisi de ameliyattır. Gerekirse memenin tamamı çıkarılabilir. Bu durumda plastik cerrahi ile protez meme takılabilir. Meme alınmadan korumaya yönelik cerrahi girişim de uygulanabilir. Ameliyattan sonra kalan kanser hücrelerini öldürmek amacıyla ışın tedavisi uyulanır. Ağrı ve memede şişme gibi yan etkileri olsa da zamanla bu ortadan kalkar.
Meme kanserini önlemek %100 mümkün değildir. Fakat alınacak bazı tedbirlerle meme kanseri riski azaltılır. Şişmanlıktan kurtulmak, alkol ve sigara kullanımının bırakılması, yağlı besinler yerine sebze ve meyve tercih edilmesi bir çok hastalıkta olduğu gibi meme kanserinin de gelişimini azaltır. Ayrıca, spor yapmak meme kanseri riskini önemli ölçüde azaltmaktadır.
Eğer hastalığın tanısı erken konursa ortaya çıkabilecek sorunların büyük ölçüde önüne geçilir. Yaşam süresi uzatılır ve oluşacak hasar en aza indirilir. Ayrıca erken tanıyla uygulanacak tedavi seçenekleri daha fazladır.
Hocam benim annem göğüs kanserinden ameliyat oldu ve bir göğüsü alındı. Şimdi de iki göğüs arasındaki kemik üzerinde kanser hücresi çıktı. Bunun tedavisi hakkında bilgi almak istiyorum. Annem 51 yaşında.