Genelde ot yiyen hayvanlarda görülen, bu hayvanlarla temas ya da bunları besin olarak tüketmekle insana bulaşan, bakterilerin yol açtığı bir hastalıktır. Etkeni, şarbon basilidir. Basil, bir tür bakteridir. İnsandan insana bulaşması söz konusu değildir. Hastalık, ölümle sonuçlanabilir. Bunu önlemek için bir aşı geliştirilmiştir. Bu aşının %90’ın üzerinde koruyucu olduğu tahmin edilmektedir.
Henüz tamamen ortadan kalkmasa da şarbon vakalarının sayısı gittikçe azalmaktadır. Çoğunlukla Akdeniz ülkelerinde görülmektedir. Asya, Afrika, Güney Amerika da hastalığın dünyada görüldüğü yerlerdir. En son 2001 yılında Amerika’da şarbon vakasına rastlanmıştır. Ülkemizde de şarbonlu kişilerin sayısı gittikçe azalmaktadır. Öyle ki, bugün ülkemizde toplam 150 civarında şarbonlu hastanın olduğu tahmin edilmektedir.
Şarbonun ortaya çıkış şekli ve kaynağı henüz bilinmemektedir. Bu hastalığın biyolojik bir silah olarak kullanıldığı ve laboratuvar çalışmaları sonucu ortaya çıktığı düşünülmektedir. Şarbonun, daha ucuz bir silah gibi olması, kaynağının bol olması, saklanabilen bir mikrobun yol açması, niçin biyolojik silah olarak kullanıldığını açıklamaktadır.
Şarbona neden olan bir bakteridir. Çomak şeklinde ve hareketsizdir. Üremesi için oksijen gereklidir. Uygun çoğalma ısısı, 37 derece olduğundan insan vücudunda üreyebilmektedir. Hastalık oluşturan kapsülü ve toksini vardır. Bu yapı olmazsa hastalık oluşturamaz. Vücut dışında “spor” denilen bir yapı oluşturur ve kendini soğuk ve sıcaktan, zararlı ışınlardan, asitli ortamdan ve kuruluktan korur. Sporlu şarbon basilinin pasif hale getirilmesi için 140 derecede, yarım saat bekletilmesi gerekir.
İnsanlarda akciğer, deri ve sindirim sistemi şarbonu olmak üzere 3 tip şarbon hastalığı vardır. Hayvanlarda görülen belirtilerle insanlarda görülen belirtiler benzerdir.
Akciğer şarbonunda; solunum yoluyla alınan mikrop, akciğerlere yerleşir. Burada yara oluşur ve nefes almada problemler ortaya çıkar. Bakteri vücuda girdikten sonra, bir hafta içerisinde belirtiler görülür. Başta soğuk algınlığı gibi görünür. Birkaç gün sonra ateş iyice yükselir. Lenf bezleri şişer ve nefes almada zorluk görülür. Hastada şok ve koma gelişebilir. Akciğer şarbonuna yakalanan kişiler, erken tedavi edilmediği takdirde menenjit tablosu ortaya çıkar. Antibiyotik kullanılması bir işe yaramaz. Hastalığın ortaya çıkması en az 10 bin bakterinin vücuda girdiğini göstermektedir.
Deri şarbonu; hayvanlardaki bakterilerin deriyle temas etmesi sonucu ortaya çıkan ve en çok görülen şarbon tipidir. Deride bir yara varsa mikrop, vücuda girer. Deride yaralar meydana getirir. Ateş yükselmiş, bulantı ve kusma görülmektedir. Antibiyotikler tedavi amacıyla kullanılabilir.
Sindirim sistemi şarbonu; şarbonlu hayvanların etlerinin yenmesiyle ortaya çıkar. Etlerin iyi pişmemiş olması ya da çiğ tüketilmesi, önemli bir faktördür. En çok öldüren şarbon tipidir. Çünkü sindirim sisteminde kanamalara yol açar. Kan kusma ve kanlı dışkı görülür. Tedavi için antibiyotik kullanılmasının etkisi henüz açıklanamamıştır.
Şarbonun çeşitli bulaşma yolları vardır. Şarbonlu hayvanlarla doğrudan temas ya da dolaylı olarak temas etmekle bulaşabilir. Bu hayvanların etinin yenilmesi, hayvanın kesilmesi sırasında temas edilmesiyle, doğrudan temas sonucu şarbon bulaşır. Kasaplarda, veterinerlerde, hayvan besleyenlerde görülme ihtimali fazladır.
Sanayi ürünlerinde kullanılan hayvan yünleri, derileri ve kılları ile şarbon bulaşabilir. Hastalığın görüldüğü ülkeden hayvan ve hayvan ürünlerini almak, hastalığın görülmesine sebep olur. Ayrıca laboratuvar çalışmaları sonucu dikkat edilmezse şarbon mikrobu bulaşabilir. Çok sık rastlanan bir durum değildir.
Şarbon tedavisinde kullanılan yöntem antibiyotik tedavisidir. Bir çok antibiyotik şarbon bakterisini yok edebilir. Akciğer şarbonu olan hastalarda yüksek dozlarda antibiyoik verilir. Süresi yapılan testler sonucu bakterinin hala vücutta olup olmadığına bağlıdır. Deri şarbonu olan hastalarda ise, yaraların olduğu deri bölgesine pansuman yapılır. Herhangi bir cerrahi operasyona gerek yoktur. Ayrıca şarbon insandan insana bulaşmadığından hastanın yakınlarına herhangi bir tedavi uygulanmasına gerek yoktur.
A.B.D’de biyoterör uzmanlarından biri olan Ken Alibek, şarbondan şüphelenen kişilerin aldığı bir paketi ya da mektubu açmadan önce buharlı ütü ile ütülemesinin mikrobu öldürebileceğini söylemektedir. Fakat mutlaka buharlı olması gerekir. Çünkü şarbon mikrobu kuru ortama dayanıklıdır.
Şarbon mikrobu, toprakta yıllar boyunca canlı kalabilir. Şarbon hastalığının görüldüğü bu bölgelerde hayvanlar için kullanılan şarbon aşısı yapılmalıdır. Bu aşı insanlada kullanılmaz. Böylece mikrobun hayvanlarda hastalık yapmasının önüne geçilir. Ayrıca bu bölgedeki hayvanlarla temas etmekten kaçınmak, etini yememek hastalıktan korunmaya yardmcı olur.
Şarbondan şüphelenilen durumlarda mutlaka sağlık kuruluşlarına başvurulmalıdır. Hayvan ürünlerini kullanan endüstri kuruluşlarının kontrolden geçirilmeleri gerekir. Bu kuruluşlarda çalışan kişilerin de temizliğe dikkat etmeleri gerekir.
Şarbonun biyolojik bir silah olduğunu ve terör amaçlı kullanıldığını söylemiştik. Genelde paket ya da zarf yoluyla insanlara ulaştırılıyor. Eğer şüpheli bir durum varsa; mutlaka paketi ya da zarfı açmayın. Paketi bir kaç torbaya birden geçirip, ağzını iyice bağlayın ve etrafta paketten gelen toz varsa mutlaka temizleyin. Daha sonra ellerinizi iyice sabunlayın. Bundan sonra yetkililere durumu bildirip işi onlara bırakın.